23 Mayıs 2010 Pazar

A Christmas Carol...

Bu da anlatmak istediğim başka bir film. 2009 yapımı. Çoğumuzun bildiği gibi Charles Dickens' in romanından uyarlanan bir fantastik animasyon.

Başrolde Jim Carrey ve yanında Gary Oldman' i izliyoruz.
Çok hoş, izlemeye değer bir film. Sürükleyici ve aynı zamanda renkli de.
Ödüllere ise 1 kez aday olmuş, 1 kez de almış. Tabiki şimdilik. Eminim gerisi gelecektir. Çünkü uzun zamandır izlediğimiz en iyi animasyonlardan biri.

Bu arada yurt dışında 3 boyutlu versiyonu yayınlanmış. Bizde oynamadı ama çok iyi olduğu söyleniyor.
Bence herkes izlemeli :)

I Hate Valentine's Day !

Yani "Sevgililer Günü'nden Nefret Ediyorum". Az önce izlediğimiz filmin ismi.
Eğer Sevgililer Gününü seveniniz varsa, bu filmden sonra nefret edebilir! Romantik olsun, kafa yormasın diye seçtik, gecemizi kabusa çevirdi! Eğer izlemeyeniniz varsa, bırakın birşey kaybetmeyi, bilakis çok şey kazanırsınız!!!

Film kötü, oyuncular berbat, çekilen mekanlarsa hiç çekici değil. Ancak filmde tek önemli ve güzel bir mesaj var ki, bir genç kızın, babasının annesini aldatması, bu genç kızda hoş olmayan bir travmaya yol açıyor ve hayatını etkiliyor. Bunun dışında boş ama hoş olmayan bir film.

Bayan oyuncunun yerinde Jennifer Lopez oynasaydı, film çok daha rahat izlenirdi bence. Tabi bu benim fikrim. Neden derseniz, Jennifer Lopez'e bayıldığımdan :)


STARCRAFT II

Orta okulda olduğum seneleri hatırlıyorum da o zamanlar gerçekten güzel oyunlar yapılıyordu. Piyasaya çıkan her 10 oyundan biri mutlaka bir klasik olma adayı idi. Mesela; Command and Conquer, Diablo, Fallout, Starcraft, UFO, Crusader vb. birçok oyun. Hepimiz başlarında saatlerimizi hatta günlerimizi geçiriyorduk.

Önümüzdeki günlerde (27 Temmuz) Blizzard karşımıza bu oyunların da içinde saydığım Starcraft'ın 2. oyunu ile karşımıza çıkacak. Bilenler bilir internet cafelerde azmı kapışılmıştır Protoslarla, Zerglerle ve Terranlarla;saatlerce süren savaşlar.

Bu oyunda yine aynı ırklar ile oynayacağız tabiki yeni ünitler ve yeni haritalar ile. İlk oyunda da olduğu gibi yine kendi haritalarımızı yapıp bunlar ile Battle.Net üzerinden başkaları ile savaşabileceğiz. Aslında oyunun yeni üniteler dışında değişen başka bir özelliği yok. Grafikler günümüze taşınmış ve hikayeye bağlı kalınarak yeni uzunca bir campaign modu düzenlenmiş . Blizzard'ın bizlere attığı tek kazık ise oyunu multiplayer oynamak için sadece Battle.Net'e bağlanıp oynayabilecek olmamız. Evet malasef oyun LAN üzerinden oynanamıyor. Oynadığımız her oyun için belli bir ranking sistemi tasarlanıyormuş ama şimdilik bu konuda pek bir bilgi yok.

Oyun piyasaya 27 Temmuz günü çıkacak. Ayrıca sınırlı sayıda yapılacak bir paketinde piyasaya çıkması planlanıyor. Bu sette 3 adet DVD bulunmakta. Biri oyunun kendisi, diğer ikisi ise oyunun yapım aşaması ve artwork'ler. Kutunun içinde ayrıca StarCraft'a özel olarak hazırlanmış bir comic book , 4 GB'lık bir USB belleğin içinde sunulan ilk oyun ve BroadWar ek paketi ve World of Warcraft'ta bulunan iki adet "epic mount"'un figürleri bulunuyor. Setin fiyatının Türkiye'de 200 TL olması bekleniyor.

19 Mayıs 2010 Çarşamba

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı

Ölümünün üzerinden onlarca yıl geçmiş olsa da, halen daha dünya liderlerinin bile zekasına ve başarısına gıpta ettiği Büyük Önder Atatürk' ümüzün bize bir hediyesi daha.

Herkesin bayramıdır çünkü Türk insanı herzaman genç ruhludur. Öyleyse herkese kutlu olsun.

Böyle zor zamanlarda herkes onun yarattıklarını düşünsün, hakkında yazılan kitapları okusun, filmleri izlesin. Ata'mızı ve tarihimizi tanıyalım, onu hep yaşatalım.

Kendini bilmezlere mesaj :)

Bu da bugün için düğün dernekle ilgili son yazım olsun. Bu yazı evlenenler için değil, nikaha gidenler için.

Yapılmaması gereken bazı şeyler var ki, yapanlar farkında değil ama geri kalanlar tarafından feci şekilde kınanıyorlar!

1) Nikaha veya düğüne gelirken inci kolye takılmaz arkadaşlar! Çünkü inci gelinliğin tamamlayıcısıdır. İnciyi gelin takar. Evet belki gelin başka bir takı takmak isteyebilir ama siz yinede işinizi şansa bırakmayın ve inci takmayın. Aymaz aymaz etrafınıza bakınırken, insanlar size kötü kötü bakıyor ve kınıyorlar bilmiş olun!

2) Beyaz elbise ve smokin giyilmez arkadaşlar. Evet mevsim yaz olabilir ama başka açık renkler de var değil mi? Beyaz gelinliktir, gelin giyer, smokinse damadın kıyafetidir. Piyasada çokça normal takım elbise ve elbise var. Bunları giyebilirsiniz.

3) Ve en büyük yanlış: Bazı ruh hastası arkadaşlar gelinden güzel veya damattan yakışıklı olmaya çalışır! Boşa çaba gençler çünkü ne yaparsanız yapın gelinden güzel ve damattan yakışıklı olamazsınız zira gün onların günüdür ve tüm dikkatler onların üzerindedir. İstediğinizi yapın, kimse size dikkat etmez. Bu yüzden herkes yerini bilsin ve ona göre giyinsin derim ben.

Eğer ilgi çekmek yerine aşağılanmak istemiyorsanız bu yanlışları yapmayın. Unutmayın bir gün siz de aynı duruma düşebilirsiniz :)

Düğün alışverişi..

Size zor gelen başka bir olay!!!
Ev beğenmek de pek kolay değil ancak evi ayarladıktan sonra içini döşemek kimi zaman kabusa dönüşebiliyor. Biz evlenmeden 1 sene önce evlenmeye karar verdiğimizden, ben bakınma ve bulma kısmını çok uzun bir zamana yaydım, hatta halen daha bakıyorum :)

Bakıyorsun bakıyorsun, bakmakla bitmiyor! Herşey çok güzel geliyor, hepsinden almak istiyorsun. Ama mantıklı düşünmen gerekiyor çünkü hepsini alırsan ve kısa sürede sıkılırsan atmak olmaz. E yenisini almak da olmaz zira ev dolu. Dolayısıyla içinden seçmek zorunda kalıyorsun. İşte zor kısım burası. Kendine en uyan, en güzeli diyebileceğini seçiyorsun, alıyorsun. Arkanı döndüğünde "Acaba diğeri mi daha güzeldi?" sorusu beynini kemirmeye başlıyor.

Eğer benim gibi ne istediğini gerçekten bilen bir insansan işin kolay. (Örnek vermem gerekir mi bilmem ama ben yinede vereyim: Nişan kıyafetimi kafamda çizmiştim ve onun bir yerlerde satıldığına da kendimi inandırmıştım! Modeli anneme ve Murat'a da anlattım. Biz günlerce o elbiseyi aradık ama sonunda ne oldu? Nişantaşı City's de dolanırken bir mağazanın kapısından baktım ve onu gördüm! Ve aldık tabiki :)
Ama kararsız insanların nişanlılarına Allah'tan sabır diliyorum.

Gelinlik!!! Kabusun ta kendisi. Halbuki insanın kendini en güzel hissettiği kıyafet değil midir? Doğru gelinliği bulamadığınız sürece kabustan uyanamıyorsunuz hatta ve hatta sürekli de ağlayasınız geliyor!

İşte böyle sorunları ve soruları olan arkadaşlar için yardımcı olabilecek biri var! BEN :)
Hala daha taze gelin sayılmamdan ötürü, bilgilerim de taze. Tabi sürekli piyasada olmak da yardımcı oluyor. Sorularınız için herzaman yardımcı olmaya hazırım. Bir evlilik koçu olabilecek kadar da bilgili sayılırım :)

Kendinizi üzmeyin, bunlar en güzel zamanlarınız. Bir arkadaşımdan duymuştum: Evgör diye bir olay var! Eğer bu tarz adetleriniz varsa veya öyle bir insanla evleniyorsanız işte o zaman dünyanın kaç bucak olduğunu, cennetin de cehennemin de bu dünyada olduğunu çok iyi anlıyorsunuz.

Bu arada büyük kuzenlerime mesajımdır: Evlenin artık !!! :)

Düğün sezonu..

Evet arkadaşlar, artık günümüzde düğün sezonu diye bir kavram var. Mayıs ayında başlayıp, havaların durumuna göre Eylül - Ekim gibi bitiyor. Siz bu zaman zarfında evlenmeye karar verirseniz, erken davranmanız gerek çünkü biraz geç kaldığınız takdirde nikah da olsa, düğün de olsa, ne evlenebileceğiniz bir belediye sarayı (!) ne de sizi evlendirecek bir nikah memuru bulabiliyorsunuz! Örnek olarak biz, bu durumu yaşayan iki vatandaş, her büyük insanın erken demesine rağmen, Mart ayında yer ayırtmaya gittik ve Ağustos için kalan sadece ve sadece 2 haftasonundan birini seçmek zorunda kaldık!

Oldukça klişe bir cümleyle başlamam gerek ikinci paragrafıma; Şimdiki aklım olsaydı :)
Şimdiki aklım olsaydı kışın evlenirdim. Neden derseniz; Bir kere yazın okadar çok arka arkaya nikah oluyor ki, birinden öbürüne yetişmek zorunda kalıyor insan! Dolayısıyla insanların size olan ilgisi çok kısa sürüyor.
İkincisi sıcak insanı öylesine bunaltıyor ki, nikahtan veya düğünden sonra eve geldiğinizde hem gelinlik üstünüze yapışmış oluyor, çıkartamıyorsunuz, hem de balayında gezmeye enerji kalmıyor!
Üçüncüsü yani sonuncusu ise, bizim gibi sadece nikah yapıyorsanız, istediğiniz belediye olsun, çingene mahallesi gibi kalabalık oluyor!

Şimdiki aklım olsaydı düğün veya kokteyl yapardım. Sadece arkadaşlarım ve yakın çevremle. Çünkü her genç kızın hayali olduğunu düğün yapmadıktan sonra anladım :) Hayatınız boyunca unutmuyor ve gelinliğimi biraz daha uzun giyebilseydim diyorsunuz!

Ve son kez şimdiki aklım olsaydı, o nikah masasında o kadar heyecanlı olmayıp, eğlenmeye çalışırdım. Daha doğrusu espriler ve komiklikler yapardım. Nasıl başlarsa öyle gider mantığı :)

Önümüzde birçok düğün ve nikah var. Yazın evlenen tüm arkadaşlara kolay gelsin diyorum.
Mustafa arkadaşımın ablası da evleniyormuş, ona da çok mutlu bir hayat diliyorum. (Mustafa'ya kolay gelsin diyorum:)
Ve yakın arkadaşlarımız Gamze ve Yaşar'a da mutluluklar diliyorum.

Bize lisedeyken özel hocalarımız şöyle derdi: "Siz üniversiteye girmeyi zor, çıkmayı kolay zannediyorsunuz ama aslolan girmesi kolay çıkması zordur!"
Evlenmek de onun gibi, nikaha kadar kolay gençler, nikahtan sonrası zor :)

14 Mayıs 2010 Cuma

Sultans of the Dance...


Bu akşam Beyaz Show' dayız :) Açılışında Mustafa Erdoğan ve ekibi küçük bir gösteri sundular. Herkes gittimi bilmiyorum ama hepimiz Anadolu Ateşi' ne aşinayızdır herhalde.
Mustafa Erdoğan cidden harikalar yaratıyor. İlk önce Sultans of the Dance adı ile çıktı ekip. İsmi daha sonra Anadolu Ateşi olarak değiştirildi. Şu an Troya' yı oynuyorlar. Mustafa Erdoğan ekibin sanat yönetmeni. Müziklerini de kendileri yapıyorlar. Kostümleri ve makyajlarıysa dikkate değer. Çok etkileyici bir sahne şovu oluyor. Çünkü dansçıları çok başarılı ve dans ederken kendilerinden geçiyorlar.

1 Temmuz' da Kuruçeşme Arena'da olacaklarmış. Zira şu an turnedeler ve Türkiye' yi dolaşıyorlar. Görmekte fayda var diyorum.

Bu arada Mustafa Erdoğan aynı zamanda gazeteciymiş.


Elektrik kesintisi!

Düne kadar Bağdat Caddesi' nde her 100 metrede bir starbucks olması benim için fazlaca gereksiz bir hadiseydi. Ennihayetinde ben sadık bir Gloria müşterisi olarak, ilk açıldıklarından beri tahmini 5 kez gitmişimdir, o da arkadaş hatrına!
Ancak dün öylesine bir gündü ki, starbucks' ları açana beşibiyerde takasım geldi!

Dün sabah, her sabah olduğundan farklı bir şekilde geç kalktım. Yüzümü yıkamaya doğru yol alırken, banyonun kapısında birden durdum. Önce sabah mahmurluğudur, birazdan geçer dedim ama baktım yok. Elektrik düğmelerine basıyorum, Allah Allah acaba ampulmü yandı derken bir de baktım ki elektrikler kesik!!!

Bunda bukadar büyütülecek ne var demeyin. Şöyle ki, evde akla gelebilecek her alet elektrikli. Ocağa kadar! Bir kahve içecek su kaynatamıyorsunuz. Veya banyoya giremiyorsunuz!

Neredeyse her apartmanın altına bir tane yerleştirecek olan starbucks' çılara işte ozaman teşekkür ettim. Giyinip koşaraktan kahvemi aldım, mutlu mesut eve dönüyorum ve bir yandan da ne kadar akıllı olduğumu, sabah sabah bunu düşünebildiğimi kendi kendime yineliyorum, apartmanıma döndüm. Evin kapısını açtım, mutfağa girdim, bir de ne göreyim? Elektrikler gelmiş!!! Ben elimde yarım litre kahveyle pek de hoş şeyler düşünmedim diyebilirim!
Ama yinede kahvemi içtim, kendime geldim.

Bir de şöylesini düşünmek gerek, ya banyo yapmam şart olsaydı, bir yere gidecek olsaydım? Bir de işin yoksa hamam ara!!!

11 Mayıs 2010 Salı

WINDOWS 7

Geçen aylarda Windows ailesine yeni işletim sistemi Windows 7'yi piyasaya sundu. Kurmadan önce biraz tereddüt ettik; ne de olsa Windows Vista'yı aldığımıza pişman olmuştuk. İşletim sistemini kurduktan sonra ise korkularımızın çoğunun yersiz olduğunu gördük. Çoğunu diyorum çünkü birkaç ufak hatalar bulunmakta.

Windows 7'den genel olarak bahsetmek gerekirse; bu sürüm artık Windows Vista kadar sistem gereksinimi istemiyor ve stabil halde yaklaşık 450-500 MB Ram kullanıyor. Bu değerin Windwos Vista'da 1GB'a yakın olduğunu düşünürsek aynı özelliklere sahip olan W7 için gerçekten bir başarı. Temalarımız arasında yine Windows Aero bulunmakta fakat buna artı olarak birkaç kullanıcı dostu özellik eklenmiş. Örnek olarak pencelerinizi minimize ettiğinde aynı pencereler grup olarak taskbar'da toplanyor ve üzerlerine fare ile geldiğinizde minik pencereler şeklinde size sunum yapmakta.

Vista ile kullandığınız bütün sürücüleri Windows 7'de kullanabiliyorsunuz. Piyasada yine 3 ayrı adet Windows 7 bulunmakta. (Basic, Business ve Ultimate). Bu sürümlerde dikkat edilmesi gereken ise bazı sürümlerinde sonun " N" işareti bulunmakta. Bunun anlamı ise Avrupa Birliği'nin Windows'a karşı aldığı karar ile (sistemde sadece Windows Media Player'ın bulunması diğer playerlara haksızlık edildiğinin düşünülmesi) sistemde Windows Media Player'ın bulunmaması.

Bu arada Microsoft Office 2010, SQL Server 2008 ve Visual Studio 2010 piyasaya çıktı. :)

Son söz: Üzerinden onca yıl geçmesine rağmen ben hala en iyi işletim sisteminin Windows XP olduğunu düşünüyorum.

ROLAND V-DRUMS

Merhaba,



Bu yazımda sizlerle kendi ilgi alanımda da olan V-Drums'lardan bahsetmek istiyorum. Çoğumuz apartman dairesinde oturduğumuzdan dolayı çok sesli müzik aletlerini evimizde çalamıyoruz. Akustik bir bateriyi evde çalmaya kalkın bakalım neler oluyor :)

Sizlere Roland V-Drum serilerini tanıtmak isterim. Neden Roland derseni; sizlere burada Roland'ın reklamını yaptığımdan falan değil. Roland'ın gerçek akustik davul sesi ve akustik davulu yansıtan ergonomisi, kendisini diğer V-Drum setlerinden ayırıyor. Piyasada birçok (Yamaha, X-Drums vb.) davul setleri inanın bunların çoğunu gidip Taksim Tünel'deki stüdyolarda denedim, çalması rahat ve gerçek sesi veren sadece bu davul setleri.

Roland'ın V-Drums serisinde 6 ayrı çeşit model vardır. Bunlar amatörden profesonele göre;TD3(Türkiye'de bulunmuyor),TD4,TD6(Türkiye'de buunmuyor ),TD9, TD12 ve en son seri olan TD20. Fiyatları 2,500 TL ile 14,000TL (resimde gördüğünüz) arasında değişmektedir. Bu serilerin en büyük özellikleri "Mesh head" diye tabir edilen gerçek davul setlerinde de bulunan gergili trampet ve tom-tomlarıdır. Sette ne kadar fazla "Mesh head"'li ekipman var ise fiyatta buna göre artmaktadır. Tabiki dilerseniz ucuz bir setten alıp daha sonra bunlara bütçeniz el verdikçe bu ekipmanları ekleyebilirsiniz.

Her setin kendine özel bir ses modülü barındırmaktadır. Bu modüllerin her birinde ayrı ayrı özellikleri bulunmakta ve düşük modelden üst modellere göre daha fala ekipman bağlayabilme imkanı bulunmaktadır. Modüller sayesinde kayıt yapabilmekte ve istediğini şarkıya eşlik etme imkanınız bulunmaktadır. İsterseniz kulaklık ile isterseniz anfiye bağlayarak ses çıkışı alabilirsiniz.

Herkese iyi müzikler...

9 Mayıs 2010 Pazar

Robert Downey :)

Bayılıyorum şu zengin olan Marvel kahramanlarına! Zaten birincisi Batman, ikincisi Iron Man. Mesela Spider Man fakir bir çocukçağız. Öyle uçuyor, kaçıyor ama dönüyor yine ahırdan bozma evine, küçücük bir odadan ibaret zaten! Ama mesela Batman öylemi? Adam şatoda yaşıyor. Yanında uşağı, yok Bat mobili, yok jilet takım elbiseleri, evde partiler filan.. İzledikçe izleyesiniz geliyor:)

İşte cuma vizyona giren Iron Man de aynı şekilde. Tabi Murat ve ben müdavimi olduğumuzdan Marvel serilerinin, cuma akşamı aldık soluğu sinemada. Bu arada en sevdiğimiz ayrıntı tabiki patlamış mısır:) Yerleştik love seatlere! Birinci filmin bittiği yerden ikincisi başladı. İki saat sürdü ama eğer seviyorsanız sıkmıyor.
Film birinciye göre konu açısından biraz kıt geldi bize. Daha doğrusu aksiyondan çok demir adamımızın komiklikleri vardı sahnede. Ancak sürükleyiciydi ve Robert Downey herzamanki gibi izlemeye değer bir performans sergilemiş. Adam zaten hem zengin hem karizmatik! E daha ne olsun:)

Para verilip izlenir, benden söylemesi.
Bu arada asıl beklediğimiz Shrek! Son bölüm 3 boyutlu hatta imax 3 boyutlu olarak geliyor! Bence herkes sinemaya koşmalı ve filmi izlemeli. Çok zevkli olacağa benziyor:)

Anneler Günü

Her ne kadar günümüzde bir ticaret vesilesi haline getirilse de, anneler günü diye bir kavram var bildiğiniz gibi. Tabiki ben de -yazımın başından anlaşılacağı üzre- annemize sevgimizi göstermek için ortaya çıkmış bu kavrama karşı olan grup içerisindeyim. Çünkü yüzyılın geyiği doğru söyler ki, 365 günün sadece 1 günü çiçek alıp sevgi göstermek kadar saçma bir olay yok.

Ben anne değilim henüz ama, bir annem var ve annelerin ne kadar özel olabileceği hakkında da bir fikrim var. Hayatta hiçbir sevgiye benzemeyen bir sevgi. Kimseye duyulamayan güven. Koparılamayan bir bağ. Çok enteresandır ki, sevmediğini hatta nefret ettiğini söyleyen için bile sarhoş edici bir aşk.
Tabi beraberinde kaybetme korkusu, özlem..

Tüm annelerimizin, genç anne adaylarının, hatta ve hatta anne olamamış ama hep olmak istemiş o güzel kadınların anneler günü kutlu olsun. Bir demet çiçek değil, bir yıl boyunca, yıllar boyunca gösterilen sevgi ve hürmet tüm kadınların olsun.

Beyler, annelerinizin, eşlerinizin, sevgililerinizin kıymetini bilin. Onlardır dünyayı çekilir kılan, unutmayın...

7 Mayıs 2010 Cuma

Twitter

Arkadaşlar blogumuzu twitter da paylaştım. Daha geniş kitlelere hitap etmek dileğiyle !

Bu arada twitter adresim: sezinmurat

Araç muayene!!!

Hani geçen hafta muayene istasyonuyla ilgili güzel mi güzel yazım var dı ya, işte onun tamamını geri alıyorum, yerine de beş beterlerini koyuyorum. Artık siz tahmin edersiniz..
Vergi dairesi problem çıkardı, bu hafta tekrar gittim yaptırmaya. Tam bir işkence! Muayene randevu saatiniz şanslıysanız 1 saat, şanssızsanız artık Allah ne verdiyse sarkıyor! Saatlerce ayakta bekleyip, bir yandan da koş oraya sıra numarası al, koş buraya para yatır vaziyetindesiniz.

Eğer bayansanız, bir tek iyi yanı var; çalışanlar genelde genç oldukları için kibarlar!!!

4 Mayıs 2010 Salı

Xenon HID Conversion Kit

Merhaba herkese, bu sefer sizlere xenon HID (High Intensive Discharge) conversion kitler hakkında bahsedecem. Bu konu daha çok biz erkekleri ilgilendiren bir mevzu olduğundan bayanlara pek hitap etmeyebilir:)

Öncelikle conversion kit nedir ordan başlayalım; adı üstünde dönüşüm kiti. Yani normal halojen ampüllü farlar için üretilen xenon'a dönüşüm kiti. Bilindiği üzere halojen farlar sarı renk ışık (3000K-3500K civarı) verirler ve aydınlatma gücü xenon kadar etkili değildir. Orijinalinde xenon far bulunmayıp xenon'a dönüşüm yapmak isteyenler için bu kit tam sizlere göre.
Piyasaya baktığınızda onlarca xenon HID kiti olduğunu görürsünüz. Kimisi kaliteli pahalı, kimisi ucuz ve kalitesiz çin malı kitler. Size piyasada bulabileceğiniz en kaliteli xenon kitten bahsedecem.

Şu anda piyasada bulabileceğiniz en kaliteli marka Philips'tir. Yalnız Philips'in de kaliteli ve kalitesiz ürünleri var, mesela Philips Photon diye bir ürün var bu Philips patenti altında üretilen bir ürün ve çok kaliteli değil. Kitlerin neredeyse tamamı Çin'de üretiliyor Philips dahil. Bahsedeceğim ürün ise Philips'in Almanya'da ürettiği en kaliteli modeli. Bu kit şu an piyasada çok zor bulunuyor neredeyse tükendi tükenecek, artık genellikle Çin üretimi olan Philipsler bulunuyor.
Made in Germany olan bu kit ise iki ışık renginde üretiliyor: 4200K ve 6000K.

Tabii halojen far tipine göre çeşitli modelleri var; H7, H4,H11, ...vs. Kiti içerinde 2 adet xenon mpül, 2 adet Ballast (xenon ampül ateşleyicisi), 2 adet röle (çoğu xenon kitinde bulunmaz), montaj için gerekli kablolar ve kullanma kılavuzundan oluşuyor. Bu arada bu kitler kısa farlar içindir, uzun farı kapsamaz (H4 hariç).

Bu kitin montajından bahsedecek olursak özetle; xenon ampüller kısa halojen farın yerine takılır ve xenon ampülden gelen kablonun bir ucu ballasta diğer ucu da kısa far bağlantı kablosuna takılır fakat bu kit'te röle olduğundan bir ucu ballasta değil önce röleye bağlanır sonra rölenin bir ucu ballasta bağlanır, rölenin diğer ucu ise aküye bağlanır. Burada ballast dediğmiz kısım xenon'un beyni aslında, akü'den gelen 12V gücü 20000V'a çıkartarak xenon'ları ateşler bu yüzden dikkatli olmak gerekir. Röle ise xenon'un gücünü doğrudan aküden almanızı sağlar, bu çok gerekli bi özellik aslında, birçok markada röle bulunmaz fakat röle xenonun daha verimli çalışmasını zaman zaman rölesiz kitlerde meydana gelen titremeleri engeller.
Ayrıca çoğu kit artık araçlarda arıza lambası yakmıyor daha önceden bazı markalarda bu sıkça görülüyordu.

Eğer ki fabrikasyon xenon'lu araçlardaki gibi bir görüntü istiyorsanız 4200K almanızı tavsiye ederim. OEM xenon farlı araçlar 4100K-4300K ışık renginde ve D1S/D1R/D2S/D2R/D4S/D4R tipinde üretiliyor. Bu orijinal xenonlu araçların far tipidir, halojenli araçlara uyum sağlaması için xenon kitler H4, H7 gibi halojenli farlara uygun üretiliyor, bu yüzden fabrikasyon xenon kitler halojenli araçlara doğrudan takılamaz, çünkü far tipi farklıdır.
4100K-4300K beyaz-sarımsı bir renk verir en iyi aydınlatma gücünü sahip (3200 lümen) ışık rengidir. 6000K ise beyaz-mavi renk verir aydınlatma gücü daha düşüktür (2800 lümen civarı). Burada birçok kişinin yanıldığı bir husus var, Kelvin değeri arttıkça daha güçlü aydınlatma sağlanacağı sanılıyor, halbuki durum tam tersi; optimum aydnlatma gücü 4100K-4300K arasıdır ve Kelvin değeri arttıkça aydınlatma gücü azalır. Bu yüzden fabrikasyon xenonlar 4100K-4300K arasındadır.
Zaten 6000K'nın üstünü kesinlikle tavsiye etmiyorum. 8000K, 10000K, 12000K bunlar resmen mor ışık veriyor ve yolu aydınlatmadığı gibi karşıdan gelen sürücünün gözünü resmen kör ediyor.
Benim tavsiyem 4100K-4300K'dır. Fakat bu ışık rengi de çoğu markada bulunmuyor, çünkü tüketici daha çok görsellik aradığından 6000K'nın altını pek tercih etmiyor. Ama dediğim gibi görsellik değil en iyi aydınlatmayı istiyorum derseniz 4100K-4300K en iyisidir.
Pekii tüm halojen farlı araçlara xenon kit uygulanabilir mi? Uygulanabilir fakat her araca uygulamak iyi sonuç vermiyor ne yazık ki, xenon'dan verimli bir şekilde yararlanmak için farın belli başlı özellikleri barındırması şart.

Bunlardan 1.si ve en önemlisi, mercekli tipte fara sahip olmalıdır. Bu çok önemli bir mevzu çünkü mercek ışığın dağılmasını önlüyor ve belli bir alanı net bir şekilde ışığı dağıtmadan aydınlatmasını sağlıyor. Zaten dikkat ederseniz fabrikasyon xenonlu araçların %98'i merceklidir (%2-3'lük bir kısımda fabrikasyon merceksiz xenonlu araçlar var fakat bunlar reflektörlü (D1R, D2R gibi xenon ampülü kullanıyorlar). Eğer merceksiz bir halojen fara xenon uygularsanız ışık çok fazla dağılır ve karşıdan gelen sürücünün gözünü tabiri caizse kör eder ve tabii güzel bir görüntü de elde edemezsiniz. O yüzden mercek olmazsa olmaz koşuldur.

2. si de far camının parabolik olmaması gerekir yani desensiz düz bir cama sahip olmalı, yoksa xenon uygulaması her bakımdan tam bir facia olur:)
Aslında burada birkaç şart daha var fakat bu çok da gerekli değil o da şu; fabrikasyon xenonlu araçlarda otomatik far yükseklik ayarı ve far yıkama sistemi bulunması yasal bir zorunluluktur fakat sonradan halojen farlı araçlara bunları uygulamak hem zor hem de masraflı olduğundan gerek yok ancak Avrupa'da bu iki özellik olmadan sonradan xenon takarsanız ceza yerseniz, yani Avrupada bu kitler bi nevi yasal değil aslında. Neyse ki Türkiye'de yaşadığımızdan sorun yok:)

Bir de Bi-xenon dediğimiz bir mevzu var fakat bundan bahsetmeye çok da gerek yok. Aslında bu konu hakkında yazılabilecek çok şey var fakat bu kadar yeterlidir sanırım, eğer ki aracınız bu kriterlere uyuyor ve xenon kit taktırmak istiyorsanız sizin için faydalı bir yazı olabilir.

Başka bir yazıda görüşmek üzere...

3 Mayıs 2010 Pazartesi

Mesai !

Mesai'ye kalan arkadaşlarıma bir sorum var: Herhangi bir projede görev alıyorsanız eğer, her gece mesaiye kalmayıp da son gece kalınca iş bitiyor mu? Yani şöyle açıklayayım: Günlük iş yapmıyorsanız, mesela kasa tutturmak gibi, uzun soluklu bir proje yapıyorsanız, bütün zamanlarınızda aylak aylak dolaşıp, projenin çıkacağı günün öncesindeki akşam mesai yapınca herşey tamam mı?

Ne demişler? : Bugünün işini yarına bırakma!!!

yoruma cevap...

Mustafa arkadaşım bana yorum yapmış; İyi ki İbrahim Tatlıses'i görmemişsiniz diye! Onu da gördük, geçen yaz Bodrum dönüşü aynı uçaktaydık!!! İşte o zaman çiğköfte-viski kıvamına geldik!
Adam yanındaki arkadaşına "Çıkışa çeeeekk" dedi! İnanabiliyor musun? :)

1 Mayıs 2010 Cumartesi

Kıbrıs ve kumar :)

Geçen sene Murat'a doğum günü hediyesi olarak Kıbrıs seyahati ısmarladım (tabi benimle birlikte:)
Rocks Hotel'de kaldık. Bilen bilir, 5 yıldızlı bir otel kendisi. Kendi kumarhanesi de var.

Neyse biz iki toy vatandaş, atladık uçağa, gittik Kıbrıs'a. Orada bizi iki yavru vatandaş karşıladı. İkisi de çok tatlı dilli, güler yüzlülerdi. Biz vardık otele. Otel personeli son derece misafirperver (tabi eşşek yüküyle para basarsan, ayaklarını bile yıkayabilirler!),son derece sevimli. Çıktık odamıza.
Bu arada odamıza çıktığımızda saat gece 1 civarı.

Biz tabi kıyafetleri değiştik, parfümleri süründük, koşa koşa kumarhaneye. Kapıdan Yavuz Seçkin'le beraber girdik. Oturduk kollu makinanın başına. Artık o makinalar kağıt parayla çalışmaya başlamışlar. Biz de paraları yükledik.
Ben gitmeden önce, sürekli giden dostlarımdan tüyoları aldım tabi! Yiyecek, içecek bedava! Bir yadan oynuyoruz, bir yandan içiyoruz. Gece sonunda acemi şansımız yaver gitti ve biz baya para kazandık. Kalktığımızda saat 6 idi!

Neyse yattık, kaktık, süper bir kahvaltı ettik ve ne yapsak diye düşünürken, biraz spor yapıp hamama ve saunaya girmeye karar verdik. İndik spor salonuna. Yürüyüş bandına çıktık. Ben, köyden indim şehire mantığıyla, yürüyüş bandında birtürlü doğru düzgün yürüyemiyorum! Bir adet Rambo belirdi birden yanımızda! Meğer hocaymış! Adam  bana baktı, sonra da etrafa baktı, meydanı boş buldu, sardırdı bana!!!
Şöyle yap, böyle yap derken, Rambo bir buçuk saatte benim pestilimi çıkardı!

Akşam oldu, biz kazandığımızdan 20 lira fazlasını kaybetmek üzere, kumar hayatımıza kısa bir süreliğine son verdik! Ama uzun lafın kısası, çok eğlenceli bir tatildi. Yine olsa yine gideriz.

Laf aramızda, dönüşte Alişan'la beraber döndük uçakta. Bu kadar da lahmacun-viski kıvamındayız yani:)

En sevdiğim şeeeyyy!!!

Siz de benim gibi misiniz bilmiyorum ama ben yapı marketlere gitmeye bayılıyorum :) İstinye Park'ta var mı acaba? :)
Bizim yapı marketlerimizde insan ne ararsa var. Çok amaçlılar. Matkaptan çiçeğe, ışıklı tablolardan kedi mamalarına kadar herşey! Oraları saatlerce dolaşabilirim. Veee yarın yine bir yapı markete gidiyoruz! Hemde matkap almaya!
İçinde masaj aletleri ve ses sistemi olan duş tekneleri de bir harika :) En yakın zamanda yaptırmak istiyorum açıkçası:)
Benim babam inşaat mühendisi. Dolayısıyla bu tarz yerlere olan ilgim küçüklüğümde başladı. Ailecek gittiğimizde beni sürüyerek çıkartıyordu annemle babam :)
Büyüdüm, evlendim, kendime göre bir adam bulmuşum! Matkaplara bayılır, ama çok uzun süre bakarsam sıkılır:) Ama gidince herşeyi almak ister! İkimiz, iki maraba, yapı marketlerde çok eğleniyoruz. İstinyecilere selam:)
Yalnız son zamanlarda işi biraz abarttım galiba. Çünkü aldıklarım sığsın diye kendime bir pick-up almaya karar verdim. İlk fırsatta!!!

SOKAK HAYVANLARI

Beni tanıyan herkes hayvanlara ne kadar düşkün olduğumu bilir. Renk, cins ayırmam, hepsini çok severim. Elimden geldiğince beslemeye çalışırım.
Buradan herkese söylüyorum: Sokak hayvanlarına kötü davranmayın. Çok küçük bir miktar parayla onları siz de besleyebilirsiniz, mutlu edip yaşatabilirsiniz. Unutmayın ki, onlar da doğanın dengesini koruyorlar. Herşeyi yok ettiğimiz gibi onları da yok etmeyelim.
Sokakta eziyet edenleri görürsek uyaralım.
Ve son kez, yüzlerce dolarlar verip, pet shoplarda satılan hayvanları almayalım. Hayvan tüccarlarının ekmeklerine yağ sürmeyelim. Çünkü onlar mama ve ilaç satarak da yeterince para kazanıyorlar.

Hayvanlar en zararsız ve en sadık dostlarımız, lütfen bunu unutmayalım...

İstanbul trafiği, araç muayenesi, belediye sosyal tesisleri...

Sabahtan beri - hiç abartısız 10 saattir - trafikteyim ve tam tamına 6 tane trafik kazası gördüm! İnsanlar çıldırmış olmalı! Gençler sakin olun. Daha sıcak basmadan, hele hele ramazan gelmeden böyle araba kullanırsanız, sonumuz vahim!!!

Bu arada, araç muayeneleri, Anadolu yakasında oturanlar için, artık randevulu çalışıyor. Dudullu'daki istasyon gayet güzel işlemekte. Tabiki ben gidiyorsam, sistemlerde bozukluk, ne bileyim randevularda aksaklık olmazsa olmazdır! Ama yinede eskisinden çok daha iyi diyebilirim.

Dragos sahilde, belediyenin sosyal tesisi var. Denize sıfır, çok güzel bir yer. İçerisi alakart yemek, dışarısı fast food şeklinde çalışıyor. Fiyatları da gayet uygun. Tavsiye ederim. E tabi İstinye Park'a benzemez, zengin mekanı değil ama:) İdare ediverin artık!

Mustafa'ya cevap:

İyiki burberry atkım yok :)